içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

SÜRGÜN HÂL

SÜRGÜN HÂL

 

bir kuş tüyü takıldı içimin

küflenmiş eşiğine

göğe meyletsem kanadım eksik

her sabah başka bir gölgenin dilinde

adım, bir sızı gibi anılıyor gizlice

toprak eski yeminini bozdu benden

ne taşlar niyaz bilir artık

ne ağaçlar sır

rüzgâr ki memleket kokusunu

yabancıların saçına serper

yâr olmuştu artık

uzak iklimler kırlaşmış saçlarıma…

ben mi terk ettim yurdu

yoksa yurt mu beni unuttu

kelimeler, harfleri eksilmiş bir iç sefer

her günüm hakikatin kalbine kapanan mihrap

suskunum…

gölgem gecikir ardımdan

suya eğilsem su beni tanımaz

yüzüm başka bir kevn’e düşmüş

suretim, Yusuf’un kuyusuna

ey kalbim,

hicranın taşında yeşeren sabır otu

ne çok kevser yitirdin sen

bir damla vuslat umuduna

gözümün pınarında bir hicret akar hâlâ

annemin sesiyle çağırdıkça beni ezanlar

yüreğimde turna’nın gölgesi

kanadında mağara kuytusu

yalnızlık, bazen Rabb’in mahfili olur

orada kendi sesinden ürker insan

söze dönsem, harfler yanar

sussa gönlüm, küllenirim

anlıyorum şimdi

ikiye bölünmüş yurdum

bana kalan dikenli yollar

diğeri içimde yanan

bir gün

aralanırsa benliğimin perdesi

o vakit dönerim yurduma

ateş, İbrahim’e serin olur yeniden

Sündüs Arslan Akça

 

Bu yazı 494 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum