içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

DÜŞÜNCENİN GÜCÜ VE BİZİM İÇİN YAŞAMSAL ÖNEMİ:

DÜŞÜNCENİN GÜCÜ VE BİZİM İÇİN YAŞAMSAL ÖNEMİ:

Varlıkların içinde insanı diğer varlıklardan farklı kılan farklı meziyetleriyle yaratılmış ve var olduğu bir gerçektir. Yüce yaratan kendi parçası ve en çok değer verdiği bir varlık olarak yaratmıştır. Kendi nurunu bu yaratmış olduğu varlık olan insanın ruhunda ve kalbinde nurunu tamamlamış olmasıdır. Hiçbir yere sığmayacağını ancak insanın kalbine nazar ettiğini insanoğluna bildirmektedir. Yeryüzünün halifesi olarak yarattığı varlığın insan olduğunu bize bildirmektedir. İnsanın kutsiyeti düşünen varlık olmasıdır.

İnsanın yaratılış gayesi kulluktur, en önemli vazifesi ise Allah'ın varlığına ve birliğine inanmak sonra da bu imanın gereği olarak dosdoğru yaşamaktır. Yaratılışını tamamlayıp onu insan olarak düzenlediğim ve içine kendi ruhumdan üflediğim zaman, ona secde ederek yerlere kapanın.”( Hicr 28.AYET) bu buyruğunun meleklere hitaben söylemiş olmasıdır. Yaratılış gayemizi kısa açıklama ile birlikte asıl konumuz olan düşünce ve düşüncemizde var olan enerji ve bu enerji bir enerji olması gerekir.

İnsanın düşünce gücü farklı bir enerjidir. Bu gücü yüce yaratan sadece insana vermiştir. Bu düşünce gücü insanı farklı kıldığı gibi sorumluluklarını da o düzeyde arttırmış olmasıdır.

Kutsal olan kitapların hepsinde düşünmenin ayrı yeri vardır. KUAR’AN-I KERİMDE düşünceye ait anlatımlar vardır. Düşünmez misiniz? Akıl etmez misiniz? Hitapları yüce yaratana ait hitaplardır.

İnsan olmanın en belirgin özelliği düşünce gücümüzde gizli olduğu gerçeğidir. Düşünmez ve düşünme gücümüzü güçlü kılmaz ve bu kanalımızı güçlendirmediğimiz takdirde neler yaşayabileceğimizi tahmin etmek kolay değildir. Tahminleri aşan sorun, sıkıntı ve problemleri yaşayacağımızın gerçeğidir. İnsan olarak bu çıkmazları yaşamamak için yüce yaratan önceden bunun haberini bize bildirmektedir. Bu konudaki ikazlarını evvelemirde yapmış olmasıdır. Bu ikaz ve akışı anlamazsak yaşamımız içinde çıkılmaz bir durum alacağını bilmemiz gerekir.

Hayatımız süresince olumsuz yaşamla baş başa kalırız. Zaman zaman yaşamımızda çıkmaza girmiş oluruz dedik ya. Yaşamımızda çıkmazları az yaşamak ve yaşam çizgimizi olumlu yapmak için düşünce gücümüzün farkında olmaktır. Bu düşünce gücümüzü iyi ve olumlu işlerde olumlu enerji olarak kullanmak sorumluluğumuzdur. Düşünce önemlidir dedik ya. Düşünce kim olduğumuzu bize anlatır. Ne düşünürsek oyuz. Nasıl düşünürsek öyle yaşarız. Olumlu düşünce bizi olumlu limana olumsuz düşünce bizi olumsuz limana götürecektir. Olumlu düşüncelerimizle yelken açarak olumlu limanda selamet buluruz. Olumsuz düşünlerimizle olumsuz limanda kendimizi buluruz. Oda bizim için rahmet olmaz. Çile , sıkıntı , sorsun ve problem demektir.

Düşüncenin olumlu işlere odaklı olması, önce insanın kendisi, ailesi, çevresi, toplumu ve evrensel olarak insanlık, evrende var olan her şey için rahmet sağlayıcı olmasıdır. Olumlu düşüncelerin bizim için, ailemiz, çevremiz, toplumuz ve evrensel anlamda insanlık için huzur, sağlık ve mutluluk verici olduğuna inanmak önemlidir. İçinde yaşadığımız bu evreni cennet yapan olumlu, güzel ve arı ve temiz düşüncelerdir. Gene bu evrende yaşamamızı bize cehennem yapanda düşünce ürünümüzün karşılığıdır. Bu da kötü enerjili düşünce boyutumuzdan kaynaklanmaktadır.

Bunu kişisel ve toplumsal olarak düşündüğümüzde daha iyi anlaşılmış olacaktır. Bu günkü dünyada iyiler iyi ise düşüncelerinin iyi olmasındandır. Eğer kötüler kötü ise düşünce ve dünyalarının rahmetten yana değil nefsanî duygu ve egolarının şerli olmasından kaynaklanmaktadır. Huzur, sağlık ve mutluluk yerine kötü olmayı tercih edenler kendisini, ailesini, çevresini, toplumunu ve evrensel anlamda tüm insanlığa zehir saçmaktadır.

Bu da kin nefret, zalimlik, haksızlık, hukuksuzluk olarak yansımaktadır. Yansımakta kalmıyor hükmettiği derecede yaşanmayan bir ortam yaratmaktadır. Birde bu kişilerin yetkin ve etkin olduğunu hesaba katarsanız yetkin ve etkin olduğu gücü kadar kötü enerji yayar ve bu kötü enerjisiyle bu evrende zarar verici mahlûk olarak geçer. Ne yazık ki genel anlamda bu gibi insanların çoğunlukta olduğu bir dünyada yaşamaktayız. Bu inkâr edilmez gerçektir. Şeytanı düşünceye sahip olan insanlar genel anlamda başkasının düşüncesini önemli görmez. Benlik duygusu çok ağır basar. Başkalarından gelen ikazları kabul etmeye kapalı olmasıdır. Başkasının düşüncesine ve özellikle ikazına kapalı insanlar kendi düşünce ve duygularına tapan kişilerdir. Onların yanında başkasının özgürlüğüne alan açma yoktur.

En büyük korku ve endişeleri kötü duygu ve düşüncelerinin er geç kendisini yok edeceği korku ve endişesidir. İnsanlık tarihi bu örneklerle doludur. Çoğu zaman insanlar kötü düşüncelerin esiri olarak korku ve endişe içinde geçirmiş olur ve sonuçta bu korku ve endişeleri içinde boğulmuş olur. Bunlar iyilikle anılan insanlar olmazlar. İnsanlık tarihine lanetli insan veya inanlar olarak geçerler. Önemli olan NEMRUT gibi düşünmek değildir. İBRAHİM gibi HANİF düşünmektir. HANİF düşünce bu evrende yaşayan her varlık için rahmet, bolluk ve berekettir. Bol ve bereket olduğu gibi cihan şümul etki yaratırlar.

Demek ki düşünmeden önce düşünce gücümüzü nasıl kullanmamız gerektiğinin PİM kodlarını iyi anlamak ve iyi açabilmektir. Çoğu zamanda düşünmede korkan bir insan oluyoruz. Zaman zaman bunu ifade ederiz. Bunun sebebi insanlık tarihi bize bilinçaltından düşünen insanların rahat edemeyeceğini ve başına çok şey geleceğinin bilgisini vermektedir. Doğrudur. Düşüncenin sorgulandığı ve düşünen insanlara karşı ön yargı ile davranıldığı bir insanlık tarihi ile karşı karşıya olduğumuz gerçeğidir. İnsanlık tarihi boyunca temiz ve pak düşünce ile kirli, şeytanı düşünce mücadelesi yapılarak buralara gelmiş olmamızdır. Bu konuda sayısız öğretiler bizlerin üzerinde iz bırakmış olmasıdır.

Habil gibi temiz ve arı düşünce de olmak daima risk almak demektir. Bu riski çoğu zaman bedel olarak canımızla öderiz. Kabil gibi kötü ve çirkin düşünce içinde olmak ortalığa çok kötü enerji yaydığı gerçeğidir. Kötü enerjide kıtlık bilinci vardır. Bu kıtlık bilinci en son insanlığı teslim alır ve insanın yaşamını kendine zehir eder.

Rahmet, KABİL gibi düşünmekte değil rahmet HABİL gibi düşünmektedir. Bu evrende yaşan süren her insan Habil gibi olma imkânı var mıdır? Doğal olan onun gibi olmaktır. Bu dünyada her ikisinden de nemalanmak vardır. İnsanlık tarihi iyilerle kötülerin enerjisinin yarıştığı gerçeğidir. Güzel ve bolluk ve bereketin göstergesi yanı rahmet iyi olanların iyi olma enerjisinde gizlidir.

Düşünce gücü küçük görülecek bir güç değildir. İnsanlık tarihi boyunca bu güç iki yönlü devam ederek bu günlere geldi dedik ya. Yaşam devam ettiği sürece böyle devam edecektir. Önemli olan iyi taraftan yol almak ve yaşamımızı ondan yana kullanmaktır. Düşünce gücü dağları eritecek enerjiye sahip olduğunu gerçeğidir. Tarihsel, bilim, kültür ve sosyal yaşam bize bunu öğretmektedir. Bazen gayri ihtiyari olarak şöyle dediğimizi olur ve de o hissi yaşarız.

Düşünemiyorum, akıl edemiyorum dediğimiz zamanlar olmaktadır. Bunu yaşadığımız anlar bizim için en zayıf ve keyifsiz anımızdır. Bu anlar bizim için enerjimizin en düşük olduğu zamanlardır. Bedenimizin gıdası maddi kaynaklardan, zihnimiz ve ruhumuz da farklı kaynaklardan beslendiği gerçeğidir. Bazen farklı kanalları kapalı tuttuğumuzu yaşarız. Bu düşüncelerimizde KARMİK ortam yaşamamızdandır. Bu KARMİK durumu aşmayı ya beceremeyiz yâda erteleriz. Bu da insan olarak yaşamsal enerjimizi aşağı çekmesi demek anlamına gelir.

Bu KARMİK aşmak bizim irademizdedir. Bu iradeyi özel çaba ve gayretimizle aşma gücümüzü kazandığımız zaman normal düşünce akışına geçmiş oluruz. Ruhsal, bedensel ve zihinsel enerjimizi aynı noktada birleştirmek bize yeni bir enerji sağlayacaktır. Önemli olan bunun bilgisi farkında olmaktır.

Bu konuda yaşamsal enerji sağlama yol ve yöntemleri çalışmak, öğrenmek ve uygulamak görev ve sorumluluğumuzdur. İnsan olarak öylesine programlanmış bir varlığız ki başıboş varlık olmadığımız gerçeğidir. Onun için en zor ve çetin olan görev ve sorumluluğu üstlenmiş varlığız. Bunun farkında olmak uyanışın başlangıç noktasıdır. Bunun olması için sürekli duygu, düşünce boyutumuzu iyi okumak, iyi sorgulamak, akışta gelenlere değer vermek önemlidir. İnsan olarak sürekli akışta olduğumuzu ve hiçbir boşluk söz konusu olmadığını bilmek durumdayız.

İnsan, beden, zihin ve ruhsal olarak bir bütünlük arz etmektedir. Sağlıklı olmanın odak noktası bu dengeyi korumasıdır. Bu dengenin olması için bu dengeyi korumak ve bu dengenin enerjisel olarak dengede olmasının görev ve sorumluluğu bize verilmiş olmasıdır. Bu beden bize emanet olarak verildiği gibi zihin ve ruh dünyamızda emanet olarak verilmiştir.

Bu emanetlerin değerini bilmek gerçek anlamda aktif olarak kullanmak için yeterli düzeyde enerji sağlayıcı çaba içinde olmaktır. Beden, zihin ve ruh dünyamızın enerjisini sağlamada ihmallik ve tembellik yapma durumu bize çok farklı sorun, problem ve sıkıntılar yaşatacaktır. Bu da bedensel, zihinsel ve ruhsal dünyamızda yaralar açacaktır. Bu açılacak bedensel, ruhsal ve zihinsel yaralar maddi ve manevi rahatsızlıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Zihinsel ve ruhsal sıkıntı ve sorunlar maddi rahatsızlıklara sebep olacaktır.

Bedenimiz güçsüz duruma düşecek ve hastalık denilen durumu bedensel yaşamaya başlamış olacağız. Hastalıklarda, organlarımızın güçsüz olmasına zemin hazırlamış olacaktır. Hastalıklar modern tıbbın konusu olmakla birlikte tüm hastalıkların başlangıç noktası insanının ruhsal durumundan olduğu gerçeğidir. İnsan olarak düşünce gücümüzü dengede tutmak ve vücut enerjimizi denge tutma sorumluluğu bize verilmiştir. İnsan olarak vücut dengemizi ve enerjisini dengelemek düşünce gücümüze bağlı olduğu gerçeğidir. İnsan olarak vücudumuzu okumak düşünce gücümüzde gizlidir. Düşünce gücümüzü güçlendirdiğimiz oranda sağlıklı oluruz. Vücut değerlerimizi o derece okuma ve vücudumuzda gelecek sese kulak kesiliriz.

İnsanın kendisi için düşünce gücü önemli ve yaşamsal olduğu gibi toplumlar içinde aynı derecede önem arz etmektedir. Düşünen toplumun olması için fertler olarak bu farkındalığı yaşamaktır.

Düşünce ve düşüncenin insan üzerinde olumlu ve olumsuz yönlerini anlamak için yeni baştan bir bakışla yorumlamak istedim. Sonuçta mutlaka bir şeyler düşünerek yaşam süreceğiz. Önemli olan düşündüklerimiz bizim için ne derece olumlu veya olumsuz olarak yaşamsaldır onaa odaklanmak gerekir. . Düşünce yapımızla kader çizgimizi çizme gücü bulduğumuzu ve irademizi bundan yana kullandığımız gerçeğidir. Onun için demişler ki; ne düşünüyorsan osun, ne konuşursan düşüncenin ve iç duygularının eseridir.

İç dünyamızda ektiğimiz tohum kadar insanınız. Ektiğimiz tohum rahmetten yana mı? Yoksa şeytanı ve nefsanî duygu ve düşüncelerden yana mı? Bunu bilmek ve buna göre yaşam çizgimizi yoluna koymaktır. Düşüncelerimiz ve iç duygularımızla oynamamak görev ve sorumluluğumuzdur. Bu evrende varlık sebebimiz bize verilen programı izlemek ve kendimizi tekemmül derecesine çıkarmaktır. İnsan olarak insanı kâmil olmak kolay değildir.

En azında o yolun yolcusu olmak önemlidir. Kötü ve olumsuz davranışlardan kaçınmak için gönül dünyamızı kötü ve olumsuz duygulardan arındırmak bize iç huzuru, güveni ve mutluluğu sağlayacaktır. Bu olduğunda temiz ve arı düşünce kalıbımız gelişecek ve gönül kabımızda ateşten arınmış cennet suyu ile yıkanmış bir kalbe sahip olarak yaşamımıza devam ederiz. Bu güzel ve anlamlı duygu ve düşünceleri söylemek ve yazmak kolay fakat yaşamak ve içselleştirmek kolay değildir. İnsan olarak zorlukları göğüslemek üzere programlandık ve bu evrene geldik. İnsan olarak temiz, arı, köklü, güçlü ve olumlu bir irade ile yaşam sürdürmek hedef ve gayemiz olsun. İnsanlık adına, insanlığın sağlığı, huzuru ve mutluluğu için duamız ve niyazımız olsun. Tüm duygu ve düşüncelerimiz ve ortaya koyduğumuz davranışlarımız rahmet ve rahmanda yana olması işimizi kolay kılacaktır. Zoru başarmak bize, çevremize ve insanlığa bolluk ve bereketi sağlayacaktır.

Bu yazımda bu konuyu işlemek ve takipçilerime sunmak istedim.

03.07.2025 KUANTUM DÜŞÜNCE TEKNİĞİ SANAL OKULU / EĞİTİMENİ – MEHMET YILMAZ

 

Bu yazı 869 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum