-
YAZAR : SELAHATTİN YALÇINER
Tarih: 15-04-2025 13:49:00
Güncelleme: 15-04-2025 13:49:00
İKİ DİPLOMA TÖRENİNİN HİKAYESİ
Sanırım 2011 yılındaydı, rahmetlik İsmet Yalçıner ağabeyimin ortancı kızı Şirin'in, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesinde diploma töreni vardı. Adıgüzel ağabeyim ablam Raziye ve yeğenim Bergen, tören saatinden biraz erken gitmiştik. Vakitte tam öğlen saati karnımız aç sayılır. Adıgüzel ağabeyimin tanıdığı sahilde faaliyet gösteren bir köfteciye gidip oturduk. Tekirdağ'da yaşayan Nimri köylümüz Metin Miral'i de davet ettik yakındaysan gel diye. Siz oturun ben hemen geliyorum demiş ağabeyime. Metin Ağabey Adıgüzel ağabeyimle yaşdaş oldukları için bir birlerini her zaman arar sorarlardı zaten. Neyse Metin Miral geldi yemeklerimizi yedik sayılır. Bu arada Metin Miral el yıkama bahanesiyle içeri gitti, ama Adıgüzel ağabeyim de peşinden gitti. Ben pek uyanmadım ama bize fark ettirmeden hesabı ödemeye gitmiş ki, Adıgüzel ağabeyim buna karşı çıksa da sonuçta Metin ağabey hesabı ödemiş. Yemek sonu hep birlikte yeğenim Şirin'in diploma töreni için Namık Kemal Üniversitesi Yerleşkesine gittik. Vakit zaman dolunca yeğenim Şirin Yalçıner'in mezuniyet törenini izledik ve yeğenimin sevincine ortak olduk. Üniversitede işimiz bitince Metin Miral Tekirdağ Kumbağında olan yazlığına davet etti, ve bizimde vaktimiz olduğu için kabul edip hep birlikte gittik. Henüz yola çıkmadan Metin ağabey dedi ki benim arabayı takip edin Kumbağında size bir dondurma ikram edeceğim. Bizlerde kırmadık tamam olur deyip arabasını takip edip Kumbağında ki dondurmacıya geldik. Dondurma sefası sonu evlerine gittik. Metin ağabeyim benim çok ilgimi çeken konulardan biri olan bir sürprizle bizi karşılaştırdı. Konu şu, Nimri köyümüzde her evin olmazsa olmazı annelerimizin babalarımızın, gerek evde gerek bağda bahçede kullandıkları alet edavatla dolu, evin alt katını bu eşyalarla adeta müze yapmış. Bu benim o kadar ilgimi çekti ki, elimden geldiği kadar bir çok alet edavatın fotoğrafını çektirdim yeğenim Bergen'e. Çünkü benim telefon ya fotoğraf çekmiyordu ya da güzel çekmiyordu. Sağ olsun Bergen çektiği kareleri bana ertesi gün gönderdi. Bende bu fotoğraflardan bir albüm yaptım, ve Metin Miral'in özel müzesi diye paylaştım İnternette olan dostlarımla. Evlerinde çay kahve içtik gerek eşi gerek kendisiyle hoş güzel sohbetler ettik. Bu güzel sohbet içinde Metin ağabeyim bana dedi ki, Selahattin sen anılar derleyip yazan birisin senin ilgini çeken çok güzel bir anı anlatacağım. Bende buyur anlat değerli ağabeyim sevinirim dedim.
Metin Miral ağabeyim aynen şöyle anlattı.
Üniversite de öğrencilik yıllarında İnşaat Mühendisliği Fakültesinde okurken, yine Ankara'da ticaret yapan ağabeyleriyle arası açılır. Detayını anlatmaya gerek yok. Bence serde gençlik delikanlılık sebepleri yüzünden, okuması için kendisine destek veren ağabeyleriyle bir şekilde küsmüş. Sanırım bu küslük yılları da Üniversiteyi bitirmesine ya bir yıl ya da iki yıl kala oluyor. Dolayısı ile Metin ağabey epeyce maddi sıkıntılar çekmeye başlar. Anlattığına göre aç susuz kaldığı günler ve aç susuz yattığı geceler olmuş. O yıllar Ankara'da Nimri köyümüzden bir kaç esnaf varmış. Bu esnaflardan biride, benim rahmetlik ağabeyim Abbas Yalçıner. Demek istediğim Metin Miral'in kendi ağabeyleriyle küslük durumunu Nimri köylülerimizden birileri duymuş. O yıllarda Ankara'da öğrenci olan Cemil Öztürk'ü kaldığı eve gönderip Metin Miral ağabeyin nasıl bir durumda olduğunu öğrenirler. Dolayısı ile Ankara'da esnaflık yapan Nimri köylülerimizin bazıları kenardan köşeden Metin ağabeye maddi yardımda bulunurlar. Tahmin ediyorum daha ileriki günlerde, yakın akrabaları illa ki maddi manevi yardım etmişlerdir. Çünkü o zamanlarda Üniversitede okuyan hatta Mühendislik dalında öğrenim görenlere daha itina ile bakarlardı. Dolayısı ile yakın akrabalarının destek verecekleri muhakkak.
Metin Miral konunun en hassas yerine gelmiş olmalı ki, şöyle bir içini çekerek yan yana birlikte olduğum Adıgüzel ağabeyime ve bana bakarken gözleri ağlamaklı ve doluydu. Dedi ki o zor günler gelip geçti okulumu bitirdim, ve ertesi günlerden birinde diploma törenimiz vardı. Mezun olan her arkadaşım gibi bende ailemden birilerini diploma törenimde görmeyi hayal ediyordum. Fakat mezun olduğum Üniversitenin ve küs olduğum ağabeylerimin aynı şehirde yani Ankara'da olma sebebiyle, diploma törenine kimsenin geleceğinden asla ümidim yoktu. Gün gelip çattı tören alanına hemen hemen tüm arkadaşlarımın aileleri az çok gelmeye başladılar. Ben kendimi o anlarda garip ve kimsesiz hissederken, bir baktım ki Abbas Yalçıner ağabeyim benim mezuniyet törenime çıkıp geldi. Kısaca 1969 / 1970 mezuniyet günümde o anları hiç unutamam. Ve yıllardan beri Abbas Yalçıner ağabeyimin görüntüsü gözlerimin önünden hiç gitmez.
Metin Miral bu anıyı anlatırken, aradan yaklaşık 40 yıldan fazla geçmesine rağmen, bir tek Abbas ağabeyimin mezuniyet törenine geldiğini zikreden sözleriyle birlikte, gözyaşları da damla damla akıp gömleğini ıslatıyordu. Sohbetimizin ağırlık noktası mezuniyet törenine kilitlendiği için, konuyu az daha derinleştirip şöyle devam etti. İnşaat Mühendisliği bölümünün 1969 / 1970 mezuniyetini İkincilikle bitirdiğini, hatta basit bir sorun yüzünden Birincilik derecesi elinden alındığını dile getirdi. Şunu çok iyi anladım ki, Metin Miral böyle bir başarı elde ederken, ailesinden hiç kimsenin törene gelmemesi yüzünden, demek ki yüreğine derin bir çizik atılmış.
Bu arada Tekirdağ'daki yazlığının balkonunda çaylarımızı tazelerken, şunları söyledim kendisine. Bak Metin ağabey dedim, çok ilginç bir anı anlattın gerçekten her yönüyle harika bir konu. Ben bunu hafızama kayıt ettim. Ben seni bu konu için daha sonra telefonla arayacağım. Ve biraz daha detay isteyip öyle yazacağım diye aramızda anlaştık. Kader bu ya, ha bugün ha yarın derken aradan aylar geçti. Ne vahim ki Metin ağabey ertesi yıl Nimri köyümüzde, ya baba evinin ya da kendi yaptığı evin çatısından ayağı kayıp yere düşer. Önce Elazığ'da hastaneye gider, kendini iyi hissetse de Tekirdağ'da olan eşi ve çocuklarının ısrarıyla, Tekirdağ'a geri döner. Buradaki hastane de tedavi amaçlı çeşitli tetkikler yapılsa da, maalesef bir hafta geçmeden vefat eder. Dedim ya kader bu işte, ne ben fırsat bulup Tekirdağ'a gidebildim, nede Metin ağabey İstanbul'a gelip beni aradı. Kaderin cilvesi bu olmalı ve ne vahim ki, ben acı haberi duyunca ertesi sabah, Tekirdağ'a Metin Miral ağabeyimi Hakka uğurlamaya gittim.
Metin ağabeyin ansızın aramızdan ayrılması beni derinden üzmüştü. Aradan aylar yıllar geçse de zaman zaman aklıma hep geliyordu. Hani senin hayatını yazacaktım, anlaştığımız o detayları şimdi kimden öğreneceğim diye hafızamı bazen zorlardım. Hani bazen kendi aklımızı çok beğeniriz ya, demek ki o beğendiğimiz akıl bana bir kaç sene hiç uğramamış. Metin ağabeyin vefatından sanırım iki yıl sonra, birden kafam dank dedi. Öyle bir durum ki, kıymetine ve anlamına asla paha biçilmez bir an yaşamışız. Abbas ağabeyim 40 küsür yıl önce Metin Miral'in mezuniyet törenine gitmiş. Ve ne tesadüf ki İsmet ağabeyimin kızı Şirin Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesini okuyup bitiriyor, aynı şehirde yaşayan Metin Miral'in haberi yok. Şirin'in mezuniyet törenine giderken Adıgüzel ağabeyim yoldan Metin Miral'i arıyor, biz yeğenimin töreni için Tekirdağ'a varmak üzereyiz der. Tören saatine daha vakit erken olduğu için sahilde bir köfteciye gideceğimizi söyler. Metin Miral'de siz hangi köfteciye gidip oturursanız beni arayın ben oralara yakınım hemen geleceğini der. Konuyu toparlayacak olursak eğer, Abbas Yalçıner ağabeyim Metin Miral'in mezuniyet törenine 1970 yılında gitmiş. Metin Miral ağabeyimde, Abbas ağabeyim ve benimde ağabeyim olan İsmet Yalçıner'in kızı Şirin'in mezuniyet törenine bizimle birlikte geldi.
Sonuç: Metin Miral, Abbas Yalçıner'in yeğeni Şirin Yalçıner'in mezuniyet törenine katılarak, Abbas ağabeyime varsa eğer tabii ki onu Allah bilir, vefa borcunu yaklaşık 40 yıl sonra ödemiş olur...
Bu anıda ismi geçen ve Hakka yürüyen canlarımıza Allahtan rahmet, hayatta olanlara nice sağlık dolu uzun ve mutlu yıllar diliyorum...
Selahattin Yalçıner
- SELİL DAYI VE KAR FIRTINASI
- LÖKÜS LAMMASI
- KARPUZ HİKAYESİ
- KIRMIZI GÜL DEMET DEMET (Türküsünün Hikayesi)
- (
)DÜŞLER DÜNYASI KÜLTÜR SANAT TOPLULUĞU - TAŞBAŞINDA ÜÇ KAFADAR...
- BAHAR GELMİŞ DAĞLARIMA
- DERELER MİS KOKMUYOR ARTIK
- FAZLI GÖRAL BİR BİLGE ADAM
- KUZULAR VE GIDIKLAR
- OKULA GEÇ BAŞLAYAN KIZLARIMIZ
- ASPAPTAN ASPABA KÖMME ZİYAFETİ